1950’li yıllarda geleneksel uçak prototipinden çok farklı bir tasarım ortaya atıldı. Bu tasarımda ne doğru düzgün bir kanat vardı ne de şekli yataydı.
Bilim kurgu filmlerine koysak sırıtmayacak uçak için senelerce geliştirmeler yapıldı ve testlere tabi tutuldu. Peki geliştirme çabalarının ve bir dizi testin sonunda ne mi oldu? Haydi en baştan başlayarak bir bakalım.
Uçakların gücünü artırıp geleneksel kanadı ortadan kaldırmayı planladılar.
Geleneksel uçakların düzgün bir şekilde havalanması için piste ihtiyacı vardır. Kanatlar, kalkışa yetecek kadar kaldırma kuvveti oluşturana dek uçaklar bu pistte hızlanır. Pistteki yolu kısaltmak için ise daha fazla güç verilebilir.
Bu daha fazla güç vererek daha çabuk kalkışa geçme durumu, 1950’lerin Fransa’sında başka bir fikri doğurdu. Geleneksel uçakların hepsini bir kenara atıp yepyeni bir şey tasarlamaya karar verdiler.
Yeterince güce sahip uçaklar, piste ihtiyaç duymadan kalkışa geçebilecekti.
Fransızlar, ismi “C.450 Coléoptère” olan bir uçak tasarladı. Pist boyunca giderek kuvvet kazanmak yerine direkt olarak gökyüzüne doğru uçacaktı. Kanatlarda kaldırma kuvveti oluşturmak için kullanılan şey de motor gücü olacaktı.
Biçimiyle uçaktan çok roketi andırıyordu. Öfkeli bir arı sürüsüne benzeyecek uçaklar, kuyruğu üzerinden kalkış-iniş yapma ve her yerden havalanabilme özellikleriyle Fransız hava sahasını koruyacaktı. Bu fikir, Fransa ile sınırlı da kalmadı. Daha sonra ABD’de tasarlandı.
C.450 Coléoptère, hayal edilen kadar iyi bir proje değildi.
Sadece güçlü motorlar yeterli değildi. Yine bir kanada ihtiyaç vardı. Bunun için silindirik bir kanat tasarladılar. Tek bir kanat, birçok işleve hizmet edecekti. Gelen hava sıkışacak, yakıtla karışacak ve uçağı ateşleyecekti. Kanadın çevresindeki üçgen kanatçıklar ise yön kontrolünü sağlayacaktı.
Silindirik kanat, daha az sürtünme kuvveti yarattığı için teorik olarak geleneksel bir kanattan daha iyiydi fakat pratikte, kanadın yapısından kaynaklanan parazitik sürtünme, faydadan çok zarara yol açmıştı.
Bir sorun daha vardı. Pilotun sırtı bu tasarımda yere dönüktü. Tasarımcılar, uçağın yönü ne olursa olsun 90 derece dönebilen koltuğa sahip bir kokpit tasarladılar.
1959 yılında uçuş testleri başladı.
Uçak, sahiden de dakikalarca havada kalabilmişti ve 800 metre kadar yükselmişti. Fakat şekli yüzünden kendi ekseninde yavaşça dönüyordu ki bu da kontrol etmeyi epey zorlaştırıyordu.
Ayrıca motor gücünü kullanmadan iniş yapma gibi bir şans da yoktu. Testlerden birinde uçak yere düşmüştü ve pilot zar zor kurtulmuştu. Bu testten sonra, birkaç yıldır geliştirilmeye çalışılan prototip yok edildi.
Şimdiye kadar, geleneksel uçaklardan farklı olarak pek çok uçak tasarımı girişiminde bulunuldu fakat hiçbiri, güncel olarak kullandığımız uçaklardan daha iyi ya da daha güvenli olmayı başaramadı. C.450 Coléoptère de onlardan biri olarak tarihe gömüldü.
İlgiyle okuyacağınız diğer içeriklerimiz: