Oy kullanmak, en temel vatandaşlık görevlerinden biridir. Tıpkı Milli ve manevi değerlere sahip çıkmak, vergi vermek, yasalara uymak gibi…
Rahmetli Demirel “Ortada sandık varsa gerisi teferruattır. Su akar yolunu bulur” derdi.
Çevremizdeki bazı ülkelere bakınca bu sözlerin ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlıyoruz.
Cumhuriyete, demokrasiye, sandığa geç kavuşsak da onu sevdik, bağrımıza bastık, her seçimde sandığa koşa koşa gittik.
Eminiz ki bugün yine öyle olacaktır. Olmalı da…
Özgür irade
Seçimlerde en yakınlarımız da olsa seçmeni özgür iradesiyle, vicdanıyla baş başa bırakmak gerekir.
Demokrasinin güzelliği de burada.
Kampanyalar yapılır, sözler söylenir, sonrası özgür iradeye kalmıştır.
Liderler, başkan, muhtar ve encümen adayları, yaptıklarını, yapacaklarını anlattılar, bize düşen görev de sandığa gitmek, oyumuzu vermek ve çıkan sonucu alkışlamaktır…
Bu yüzden, “Benim bir oyum neyi değiştirir ki” demeden mutlaka ve mutlaka sandığa gidin ve oyunuzu kullanın.
Kullanın ki ileride eleştirmeye ya da alkışlamaya hakkınız olsun.
Demokrasi bir seyir oyunu değil, en büyük ortak paydamızdır. Şunu da sakın unutmayalım:
Bugünkü seçim ne ilk ne de son seçimimiz olacak.
Her seçim gibi elbette bu seçim de çok önemli. Tıpkı öğrencilerin girdiği her sınav gibi. Biri biter, diğeri gelir. Önemli olan da zaten bu değil mi?..
Sandığa neden gitmeliyiz?
Sandığa gitmek için saymakla bitmeyecek kadar çok nedenimiz var. Örneğin;
■ Bu canım ülkeyi ve yaşadığınız kenti canı gönülden seviyorsanız,
■ Geleceğe daha güvenle bakmak istiyorsanız,
■ Daha çok hizmet istiyorsanız,
■ Akıldan, bilimden, liyakatten ve daha iyi bir eğitimden yanaysanız,
■ En iyi okulların en yakınınızda da olmasını istiyorsanız,
■ Demokrasi sevdasından asla vazgeçmememiz gerektiğine inanıyorsanız,
■ İyi bir yurttaş sorumluluğu duyuyorsanız,
■ Huzurumuzu kaçırmalara asla izin vermemeliyiz görüşündeyseniz,
■ “Sen, ben yok, biz varız” sözüne canı gönülden inanıyorsanız,
■ Yarın için çok daha farklı bir Türkiye hayali kuruyorsanız,
■ Saygının, hoşgörünün, paylaşmanın yerini bencillik almasın diyenlerdenseniz,
■ Eşitçe, hakça, adil bir yerel yönetim arayışındaysanız,
■ Beni en iyi, bu, şu ya da o parti temsil ediyor kararını verdiyseniz,
■ Çocuklarımıza daha güçlü bir Türkiye, daha yaşanılabilir bir kent bırakmalıyız inancındaysanız,
■ Daha huzurlu, daha medeni, daha yaşanabilirkentler için el kaldıranlardansanız,
■ Her şeyi başkalarından beklemek yerine taşın altına elinizi koymaya hazırsanız,
■ Demokrasilerde en büyük gücün halk olduğunun lafta kalmasını istemiyorsanız,
■ Sandığa atılan her oyun demokrasimizi biraz daha güçlendireceği fikrini benimsiyorsanız,
■ Sandıktan kaçmanın en büyük demokrasi ayıbı olduğunu zaten biliyorsanız,
■ Seçmenin özgür iradesine hiçbir ambargonun konulamayacağını “görsünler artık” fikrindeyseniz,
■ “Ülke ve kent olarak çok daha fazlasını hak ediyoruz”, diyor ve daha büyük projeler arayışındaysanız,
■ Konuşana değil, yapana bakarım, gördüğüme inanırım duruşunu her daim koruyanlardansanız,
■ Boğulan bir kent değil, yaşanacak bir kent düşünüyorsanız,
■ Çantada keklik olmadığınızı artık dünya âlem duysun, uyuyanlar uyansın mesajını vermek istiyorsanız,
■ Kararsızlığın en kötü karar olduğunu çoktan fark ettiyseniz,
■ Tembelliğin, rantın, sıradanlığın, yandaşlığın panzehrinin demokrasi olduğunu şiar edindiyseniz,
■ Maddi ve manevi değerlerimizin daha fazla istismar edilmesini istemiyorsanız,
■ Hemşerilik duygusunun yeniden kazanılmasından yanaysanız,
■ Kısacası, yarın bugünkünden daha güçlü, daha huzurlu, daha mutlu, daha adil, daha demokratik, daha kenetlenmiş bir Türkiye ve kent istiyorsanız, haydi o zaman sandığa!
Özetin özeti: Demokrasiyi güçlendirmek, sandığa gitmekle başlar. Bu yüzden, bu sabah, ilk işimiz, bu kutsal görevi yerine getirmek olmalıdır.